Bu Blogda Ara

27 Eylül 2017 Çarşamba

Çocuklu hayat

 


     2 buçuk ay önce bir minnoş katıldı aramıza. Uzun yoldan gelmiş.Kah tepik atmış, kah baş aşağı dönmüş kah dört parmağını aynı anda yemeye çalışmış derken 9 ay sürmüş yolculuğu. Çıkagelmiş boncuk boncuk bakan sözleriyle. Uyurken hayranlıkla seyretmişsin. Benim demeye korkmuşsun Rabbinin emanetine. 
       Kendi çocuğunu sevmek bambaşkaymış arkadaşlar. Severken ağlanır mı, ben ağlıyorum valla. Hobilerim arasında çocuk severken hüngür şakırt olmak var:) Lohusalığı bir ömür devam etti filan ahah :)Ne illet bi şeymiş bu lohusalık. Ağlamaktan 3. gözüm açılacaktı nerdeyse. Efenim bakınız normal doğumdan sonra lohusalığı hafif atlatırsınız hede hödölerine inanmayın. Külliyen yalan. Alkol, sigara Allah ne verdiyse başlanır yani bu dönemde. Benden söylemesi. 
     Çekirdek aile olmak öyle kolay bi şey değilmiş arkadaş.Biz 3 kişi olduk çekirdek aile olduk vik vik vik klişeleri filan illaki yaptık. Ama olay 3 kişi olduk değil, 3 kişi kaldık olacak:) Ev gezmesine bile gitsek yarısı çocuk uyutmakla geçiyor.Tabi 3 kişilik yalnızlık da istemiyoruz. Anneanne, babaanne sevgisini de alsın doya doya. Ama evden çıkarken 10 kere düşünmen gerek.Hele bir de sosyal bir insansan yandın. Saatlerce alışveriş yapmayı unut. Alışveriş sonrası yemek keyfi, çay keyfi yapmayı da. Efendim 4 saat boyunca kitap okudum, bir günde kitabı bitirdim. Bunları da geçiyoruz.Varsa kitabın dizisi filmi filan durdurup durdurup izleyin. Aman Allahım bunu diyen ben miyim :O 
    Neyse cankiler duygusal bi yazı olacaktı ama nasıl böyle oldu anlamadım :D şimdilik bunlar döküldü-gönül sazımdan demeyeceğim- :)Malumunuz doyur-uyut döngüsünden daha çıkamadık. 
Sevgiyle kalın.

1 Kasım 2016 Salı

BİR KİTAP BİR YORUM: MUCİZE (R.J. PALACİO)

       

        August Pullman çirkin bir çocuk. Doğuştan yüzünde şekil bozukluğu var. 4. sınıfa kadar okula gitmemiş. Eğitimini evde almış. Anne ve babası kimsenin onu üzmemesi için elinden geleni yapmış. Peki ya sonuç? Hediye edilen bir astronot başlığını hiç çıkarmayan, maskeli kıyafetlerin içine saklanan bir çocuk haline gelmiş. 


         Masal gibi ama değil.
         
         Sonunda bir okula gitmesine karar veriliyor. Aynı zamanda üzülmesine, kırılmasına belki de acı çekmesine karar veriliyor. Yüzünü görünce korkup kaçan insanların içine girmesine karar veriliyor. Onlarla savaşmasına, gerçeklerin bir tokat gibi o hep sakladığı yüzüne çarpılmasına karar veriliyor. İyi mi oluyor kötü mü? Onu okuyup siz öğrenirseniz daha iyi olur. 
         Farkındalık yaratan, iyi bir insan olmaya yönelten mucize bir kitap. Kitabı ilginç yapan sadece August'un yüzü değil, yaşananları August'un ağzından dinlediğimiz gibi bölüm bölüm çevresindeki insanların ağzından da dinliyoruz. Böylece yanlış anlaşılmaların iç yüzünü görebiliyoruz.

          İçinde çok güzel öğretiler de var. Mesela;
NAZİK SÖZLERİN FAZLA BİR MALİYETİ YOKTUR AMA ÇOK ŞEY BAŞARIRLAR. (B. PASCAL)
           TALİH CESURDAN YANADIR. (VİRGİL)

            KENDİNE KARŞI DÜRÜST OL.

            İHTİYACIN OLAN TEK ŞEY SEVGİ.

            DOSTÇA DAVRANMANIZ YETERLİ DEĞİLDİR. DOST OLMANIZ GEREKİR.

gibi çok güzel öğretiler var. 

REYHAN'IN ÖĞRETİSİ İSE: ÇOK ÇİRKİN DE OLSAK MUTLU OLMAK MÜMKÜN.

Kuleden sevgiler...

17 Ekim 2016 Pazartesi

 
        Her siyasi parti bir ideoloji üzerine kurulur. Aynı ideoloji kapsamında düşünen insanlar yani aynı ilkeleri benimseyen insanlar bir araya gelir ve seslerini duyurmaya çalışırlar.

          Neden?


          Eğer mevcut düzen istedikleri gibi işlemiyorsa değiştirmek ve kendi düzenlerin yerleştirmek için.

           Eğer istedikleri gibi  gidiyorsa devamlılığını sağlamak için. Yani bir siyasi partiyi desteklemek demek oy veren ve oy alanın ideolojilerinin aynı çizgide olması demek.

           Ben X partisini sevmiyorum, bu yüzdeeeen ona rakip olana yani ideolojisi tam zıt olana oy atacağım diye bir zihniyet yoktur. Sen bir bireysin. Düşüncelerin önemli.


           Ortada bir devlet var değil mi? Bunu 'bizce' iyi yönetebilen birini arıyoruz ve çoğunluğun zihniyetine göre devran dönecek.  İşte burda adımını iyi atmalısın. Kendini dinle, için ne diyor? Hayat tarzın ne diyor? Kendine olan saygını kaybetme kardeşim.


           Blogumun hakkımda kısmında günlüğüme yazar gibi şeffaf olacağım demiştim, günlüğümde siyasetin s'si yok. Siyaset konuşmayı da hiç sevmem. Sadece oy atmanın bir oyun olmadığını bilelim. Bu durum siyasetçi yarışı haline gelmesin. İdeolojiler doğrultusunda hareket edelim, intikam duyguları doğrultusunda değil.


          Kuleden sevgiler...

25 Temmuz 2016 Pazartesi

Süpersonik eğlenceli bi gün: Evlilik yıldönümü :)

    

     Kelimelerin bazı anlamlara gelmediği gündeyim. Mutluluğu tanımlayamamak, o hissi ifade edememek. Bu benim edebiyatımın yoksunluğundan sanırım. Halbuki lise zamanlarımda İskender Pala'yı da çok okudum.  Bi daha bi geçmek gerek üstünden. Aşkı yaşarken okumak. Cümlelerin altını çizerken aşkı da gözle görülür hale getiririz belki.       
    Öyle bir cümle yazmalıyım ki şefkati, sevgiyi, fedakarlığı ve bunların bir arada yarattığı hissi açıklasın.Kavuşmanın hüznünü de, duygusunu da açıklasın. Evliliğin aşkı öldürmediğini, aksine evliliğin aşkı güldürdüğünü açıklasın.
     Bir yıl oldu baharı yaşıyorum. Bugün benim için bahar başlangıcının dönüm günü. Sevginin katmerlendiği gün. Şarkıların güneş açtığı, tamamlandığım gün. Hasreti yakaladığım gün. 25 Temmuz 2015 benim için bu yüzden önemli. Ve evet şimdiye kadar ki en önemli günüm.      
     Umarım sizin de güzel duygular uyandıran günleriniz olur.     
      Kuleden sevgiler saygılar efenim... 

23 Mayıs 2016 Pazartesi

2016 KPSS üzerine

         2016 Kpss’yi geride bıraktık. Nasıl bir zorluk kolaylık anlayışıysa ya çok zor ya da çok kolay sorular vardı. Çok hızlı giriş yaptım ama gel de şu sorulara bir bak: Bir tarafta sigaranın içindeki zararlı maddeyi sorar(nikotin), bir tarafta Kıbrıs’ın ilk cumhurbaşkanı yardımcısını sorar(Fazıl Küçük). Hangi kafa yapısında memur arıyorlar anlamış değilim. Çok kolay soruları da heralde girenlerin morali bozulmasın bir iki işaretlesinler, kolaydı ama yapamadık desinler diye koymuşlar. Yazmışlar nete. Çok kolaydı harikaydı kesin atanıyorum filan. Arkadaşlar kolay sorular herkese kolaydı, neredeyse ortaokul düzeyindeydi bazıları. Eğer atanırsan işaretlediğin birkaç zor soruyla atanacaksın. Neyse ki Türkçe paragraflarında mantıklı sorular seçmişler, 12 kişiyi telefon kulübesine sığdırmaya çalışmamışlar mesela.
           Matematik sorularında ise robot memur arıyorlar. Dııt soru geldi, dııt cevap. Sen çözme kaleminle, kafan çözsün, sorular görünürde kolaydı ama uğraştırıcıydı, işlem yap dur akşama kadar. Tarih soruları geçen senelere göre kolaydı diyorlar, e biz kastık tabi en dip konulara çalıştık, bi çalışma bakalım geçen seneye göre zor mu olacaktı kolay mı? Coğrafya iyi güzel sorulardı, çay-kivi(tarıma dayalı sanayi) sorusunu yanlış yaptım utancımdan çay içemiyorum. Ayıp ettik yoldaşa.  Ocak ayından beri eve kapanıp konu çalışmalar, deneme çözmeler, tekrarlar bitti. Ben de bittim. Kpss benim için bitti mi orasını Allah bilir:)

        Puanlar uçtu arkadaşlar, yüksek tahmin yapmayın :) Kuleden sevgiler… 

6 Ocak 2016 Çarşamba

KPSS MAĞDURLARINA İTHAFEN:)

     
           Bu aralar KPSS illetine dadandım.Dikkatinizi çekerim o bana değil ben ona dadanmış bulunmaktayım:) KPSS sen mi büyüksün ben mi büyüğüm gibi komik triplere de girdim tabi. Trip candır. :) Neyse zamanla ehlileşeceğim merak etmeyin. İyi mi olur kötü mü olur orasını Allah bilir.
         Üniversiteye başlamadan önce belirlenmiş bir amaç var ancak hiç oralı olan yok:) Kendimden bahsediyorum. Korktuğumuzdan mı nedir?  Korkuların üzerine gitmemiz gerek anlaşılan, bak yine kanıtlandı şu uyduruk söz.
        Neyseki ülkede çok çalışkan insanlar yok da böylece bize de bir umut ışığı doğmuş oluyor. Kabul edin zekiyiz ama çalışmıyoruz:) Ne demiş Ahmet Şerif hocam; Allah aklı eşit dağıtmış, isteyen alır kullanır, isteyen almaz kullanmaz.
         Haydi bakalım çalışkan dostlar, bence ilk 150'nin içinde olmayı hakediyoruz.
Kuleden sevgiler...

23 Kasım 2015 Pazartesi

BÜTÜN GERÇEK ÖĞRETMENLER İÇİN...

            Öğretmen her yerdedir. Birine faydalı bir şey öğretme gayesi içinde olan herkes öğretmendir. Anne çocuğuna 'Hoş geldin' demeyi öğretirken hem nezaketi hem misafirperverliği öğretir. Komşusuna yemek yapmayı öğreten teyze kendisinin değil, başkasının iyiliğini amaçlar. İçinde bir tutam sevgiyle bir şeyler öğretme çabasında olan herkes öğretmendir.
            Öğretmenliği sadece para kazandıran bir meslek olarak görmek ne büyük acizliktir. Öğretmen kendine para kazandırdığı gibi topluma da insan kazandırır, insanlık kazandırır. Böyle kutsal bir görev para kazandırmazsa şaşmalı.
           Öğretmenliği meslek haline getiren kişiler artık büyük amaçlar peşindedir. Alt yapı hazırlar, fenerleri yakar, kapılar açar ve o kapıdan seninle birlikte geçer, yolunu aydınlatır. Senin yolunu aydınlatırken kendi de aydınlanır ve bunun bilincindedir.  Elbetteki kazandığı para, verdiği emeği karşılamaz. Onun kazandığı, gelecek neslin duasında gizlidir, şükründe gizlidir.
Tüm öğretmenlerime kuleden en içten sevgilerimle ithaf ediyorum. Öğretmenler gününüz kutlu olsun.